Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

açığa çıkarmak

  • 1 ачып салу

    açığa çıkarmak

    Татарча-Төрекчә сүзлек > ачып салу

  • 2 bring into relief

    açiga çikarmak

    English to Turkish dictionary > bring into relief

  • 3 вскрывать

    açmak; açığa çıkarmak,
    açığa vurmak
    * * *
    1) (письмо, ящик и т. п.) açmak
    2) перен. ( выявлять) açığa / ortaya çıkarmak, gün ışığına çıkarmak; açığa vurmak ( разоблачить)

    вскрыва́ть нары́в — çıbanı açmak

    вскрыва́ть труп — otopsi yapmak

    Русско-турецкий словарь > вскрывать

  • 4 expose

    n. gerçekleri açıklama, kirli çamaşırları açıklama, ortaya çıkarma, kirli çamaşırları açıklayan makale, gerçekleri açıklayan kitap
    ————————
    v. bırakmak, ışıklandırmak, ortaya çıkarmak, terketmek, sergilemek, göstermek, teşhir etmek, açığa çıkarmak, ortada bırakmak, maruz bırakmak, karşı karşıya bırakmak, ışığa tutmak [fot.]
    * * *
    1.2. maruz bırak (v.) 3. skandal (n.)
    * * *
    [ik'spəuz]
    1) (to uncover; to leave unprotected from (eg weather, danger, observation etc): Paintings should not be exposed to direct sunlight; Don't expose children to danger.) açıkta/meydanda/maruz bırakmak
    2) (to discover and make known (eg criminals or their activities): It was a newspaper that exposed his spying activities.) açığa çıkarmak
    3) (by releasing the camera shutter, to allow light to fall on (a photographic film).) ışığa tutmak, ışıklamak

    English-Turkish dictionary > expose

  • 5 lay bare

    v. açığa çıkarmak, açığa vurmak, ortaya çıkarmak
    * * *
    açıkça ortaya koy
    * * *
    (to show clearly; to expose to view: They dug up the road and laid bare the water-pipe; Shy people don't like to lay bare their feelings.) açıkca göstermek

    English-Turkish dictionary > lay bare

  • 6 debunk

    v. maskesini düşürmek; kirli çamaşırlarını açığa çıkarmak; açığa çıkarmak, gerçeği göstermek, putları kırmak
    * * *
    çürüt

    English-Turkish dictionary > debunk

  • 7 bring to light

    meydana çıkarmak, ortaya çıkarmak
    * * *
    (to reveal or cause to be noticed: The scandal was brought to light by the investigations of a journalist.) açığa çıkarmak, meydana çıkarmak

    English-Turkish dictionary > bring to light

  • 8 extricate

    v. serbest bırakmak, salıvermek, çıkarmak, kurtarmak, zor durumdan çıkarmak, açığa çıkarmak [kim.], ayrıştırmak
    * * *
    kurtar
    * * *
    ['ekstrikeit]
    (to set free: He extricated her from her difficulties.) kurtarmak

    English-Turkish dictionary > extricate

  • 9 uncover

    v. açmak, örtüsünü açmak, ortaya çıkarmak, şapka çıkarmak
    * * *
    * * *
    (to remove the cover from: His criminal activities were finally uncovered.) açığa çıkarmak, açmak

    English-Turkish dictionary > uncover

  • 10 tell

    v. söylemek, demek, anlatmak, emretmek, açığa çıkarmak, bildirmek, haber vermek, ayırt etmek
    * * *
    söyle
    * * *
    [tel]
    1) (to inform or give information to (a person) about (something): He told the whole story to John; He told John about it.) söylemek
    2) (to order or command; to suggest or warn: I told him to go away.) emretmek; söylemek; uyarmak
    3) (to say or express in words: to tell lies / the truth / a story.) söylemek, anlatmak
    4) (to distinguish; to see (a difference); to know or decide: Can you tell the difference between them?; I can't tell one from the other; You can tell if the meat is cooked by/from the colour.) söylemek, bilmek, ayırt etmek
    5) (to give away a secret: You mustn't tell or we'll get into trouble.) söylemek, açığa vurmak
    6) (to be effective; to be seen to give (good) results: Good teaching will always tell.) belli olmak, etkisini göstermek
    - telling
    - tellingly
    - telltale
    - I told you so
    - tell off
    - tell on
    - tell tales
    - tell the time
    - there's no telling
    - you never can tell

    English-Turkish dictionary > tell

  • 11 abservieren

    ab|servieren*
    vt
    1) ( Geschirr) kaldırmak; ( Tisch) toplamak
    2) ( fam) ( kaltstellen) açığa almak; ( entlassen) açığa çıkarmak
    3) ( fam) ( ermorden) işini bitirmek(-in)

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > abservieren

  • 12 dismiss

    interj. dağılın
    ————————
    n. azletme
    ————————
    v. bırakmak, işten atmak, işten çıkarmak, görevden almak, işten kovmak, kovmak; açığa çıkarmak, azletmek, salıvermek, affetmek, ihraç etmek, savmak; reddetmek (dava)
    * * *
    1. çıkar 2. kov
    * * *
    [dis'mis]
    1) (to send or put away: She dismissed him with a wave of the hand; Dismiss the idea from your mind!) uzaklaştırmak, göndermek
    2) (to remove from office or employment: He was dismissed from his post for being lazy.) işten kovmak, yol vermek
    3) (to stop or close (a law-suit etc): Case dismissed!) (dava) reddetmek

    English-Turkish dictionary > dismiss

  • 13 bring into the open

    v. açığa çıkarmak, ortaya çıkarmak

    English-Turkish dictionary > bring into the open

  • 14 unclothe

    v. soymak, elbiselerini çıkarmak, açığa çıkarmak, açmak

    English-Turkish dictionary > unclothe

  • 15 bring into the open

    v. açığa çıkarmak, ortaya çıkarmak

    English-Turkish dictionary > bring into the open

  • 16 unclothe

    v. soymak, elbiselerini çıkarmak, açığa çıkarmak, açmak

    English-Turkish dictionary > unclothe

  • 17 freisetzen

    freisetzen v/t <-ge-, h> CHEM açığa çıkarmak;
    jemanden freisetzen (entlassen) işten çıkarmak

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > freisetzen

  • 18 rivelare

    t açığa çıkarmak, ortaya çıkarmak.

    Dizionario Italiano-Turco > rivelare

  • 19 display

    n. sergileme, teşhir, debdebe, gösterme, gösteriş, sergi; görüntü, ekran; büyük puntolarla basma
    ————————
    v. sergilemek, göstermek, gösteriş yapmak, göz önüne sermek, teşhir etmek, gözler önüne sermek, açığa çıkarmak; büyük puntolarla basmak
    * * *
    1. gösterge (n.) 2. göster (v.) 3. gösterim (n.)
    * * *
    [di'splei] 1. verb
    1) (to set out for show: The china was displayed in a special cabinet.) sergilemek
    2) (to show: She displayed a talent for mimicry.) göstermek
    2. noun
    1) ((an) act of showing or making clear: a display of military strength.) gösteri
    2) (an entertainment etc intended to show the ability etc of those taking part: a dancing display.) gösteri
    3) (something which shows or sets out something else: an advertising display.) sergileme
    4) (the part of a video recorder, calculator, digital watch etc that shows numbers, the date, time, or other information.) ekran

    English-Turkish dictionary > display

  • 20 smell out

    koklayarak bulmak, kokusunu almak, açığa çıkarmak
    * * *
    sez
    * * *
    (to find (as if) by smelling: We buried the dog's bone, but he smelt it out again.) koklayarak bulmak

    English-Turkish dictionary > smell out

См. также в других словарях:

  • açığa çıkarmak — (birini) işinden çıkarmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • açığa vurmak — 1) (bir durumu) belli etmek, ortaya çıkarmak Mantıksal bir dille açığa vurduğu bu harika önerinin aksayan bir yanı vardı. N. Nadi 2) (bir durumu) gizli bir durumu ortaya çıkarmak Bazı ihtiyarlar bütün hislerini açığa vuran ikinci bir nevi… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • MÜKÂŞEFE — Gizli şeyleri birbirine açıp keşf ve izhar etmek, açığa çıkarmak. Meydana çıkarmak. * Bir hususu keşif yolu ile anlamak, bilmek. * Cenab ı Hakk ın zât ve sıfatlarına ve sâir sırlarına vukufiyyet. (Bak: Keşfiyat …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • deşifre etmek — 1) bir şifreyi veya güç bir yazıyı çözmek, okuyup anlamak 2) kimliğini anlamak, kimliğini açığa çıkarmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • konuşmak — nsz 1) Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini sözlü olarak anlatmak Çocuk daha konuşamıyor. 2) i, den Belli bir konudan söz etmek Mehmet yedi yaşındayken anasıyla konuştuklarından fazla bir şey konuşmazdı. H. E. Adıvar 3) nsz, le Bir konuda… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • İSTİBRAZ — Meydana çıkarmak, açığa vurmak …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»